İnsanoğlunun varoluşuyla, örtünme ihtiyacı da ortaya
çıkmıştır. Örtünme, insanların hava muhalefetine karşı, korunmalarıyla beraber
mahrem yerlerinin örtünmesiyle ihtiyacı haline gelmiştir.
İnsanoğlunun
varoluşundan günümüze kadar örtünme de, çok büyük değişiklikler ve gelişmeler
olmuştur.
İlk
çağlarda havyan derisinden, ağaç kabuklarından, dayanıklı otlardan örtünme
yapılmaktaydı. Daha sonraları cinsiyet ayırmaksızın, erkek ve kadınlar çarşaf
ve benzeri örtüler şeklinde yapılmış bezlerden kıyafetler oluştu. Zaman
ilerledikçe bunlar iki kollu entariye dönüştü, uzun yıllar kadın ve erkekler
entari giymekteydi.
Dinsel ve
Sihirsel Etkiler Dinler, insanların giysilerinin biçimini de geniş ölçüde
etkilemiştir. Dinsel ibadet yerine getirilirken özel giyim söz konusu olduğu
gibi günlük giysiler de dinler tarafından geniş ölçüde etkilenmiştir. Cübbe,
fes, sarık İslamda gelenek halini almış simgelerdir. Aslında İslamın giyim
konusuna müdahalesi tartışmalı bir konudur. Fakat özellikle kadın
giysilerindeki kapalılık, örtünme, geniş ölçüde dinsel etkilerden ileri
gelmiştir.
Türk toplumu yüzyıllar boyu zengin bir giyim kültürüne sahip olmuştur. Bu zenginlik, giyim biçimlerinde olduğu kadar giyim malzemelerinde de kendini gösterir.
Anadolu'nun
geçirdiği çeşitli dönemler, uzun tarihsel geçmişi, Orta Asya etkisi, başka
kültürlerle teması da giyim çeşitliliğinde ve zenginliğinde geniş rol
oynamıştır.
Farklı tarımsal düzeyde olan toplumlarda giyimde
de farklılıklar söz konusu olabilmektedir.
Anadolu halkının yakın zamanlara kadar giydiği
ve hala düğünlerde ve törenlerde kullandığı kıyafetler ve başlıklar bölgeden
bölgeye değişmektedir. Bu değişiklikler mahalli gelenekler ile fertlerin
birbirinden ayrı olan zevklerinden ve iklim şartlarıyla, tarihi nedenlerden
ileri gelmektedir.
Giyimde Yöresel Farklılaşma her ne kadar Anadolu halkının
giysilerinde çeşitli yörelerde de olsa bazı ortak özellikler bulunmakla
birlikte, yine de giyim biçimleri bölgelere göre değişmektedir. Bu değişiklik
kuşkusuz geleneksel kesim giysileri bakımındandır.
Güneydoğu Anadolu yöresi giysileriyle Karadeniz
yöresi giysileri oldukça farklıdır. Bu farklılık, kadın giysilerinde daha
belirgindir. Bu değişikliklerin başlıca nedenleri: Yöresel gelenekler,
bireylerin kendilerine göre beğenileri, bölgenin çevreyle komşuluk durumu (Iran
ve Irak sınırına yakın bölgelerde erkeklerin de entari giymeleri) iklim
özellikleri (Karadeniz uşakları sert rüzgâra karşı boğazlarına kadar kapalı
şayak mintan giyerler, İzmir zeybekleri, ince, yakası açık mintan giyerler),
tarihsel nedenlerden oluşan kültür birikimleri, etnik grupların varlığı ve
sosyoekonomik yapı. Örneğin dağlık ve soğuk yörelerde giysiler, daha çok yün
dokumadan olur. Ayrıca yün ve pamuk karışımı dokuma, saf yün dokuma, keçi kılı
dokuma da vardır. Buralarda işleme ve süsleme iplikleri de yündendir.
Giysilerde görülen yöresel farklılaşma, köy ve kent yerleşme birimlerine göre
de kendisini göstermektedir. Kırsal kesimde geleneksel giysiler kısmen devam
etmektedir. Oysaki il ve ilçelerde standart ve modaya uygun giysiler
giyilmektedir. Ayrıca köydeki genç kuşak da kent giyimini benimsemiştir.
Bununla birlikte köyde yaşayan orta ve yaşlı kuşak, eski giyim geleneğini bir
takım değişmelerle birlikte sürdürmektedir.
Bölgelere göre Türk giysileri Kuzeydoğu, Güneydoğu, Orta
Anadolu, Batı Anadolu ve Trakya Bölgeleri olarak gruplandırılabilir. Tüm
bölgelerde giyilen ortak giysi türleri entariler, şalvarlar, işlikler ve
kuşaklar olarak gruplanmasına karşın, bunların giyiniş biçimleri ve
ayrıntılarında ayrıcalıklar görülür.
Tas, tuzak, tepelik, fes, hotoz ve Araçkin'den
oluşan başlık türleri bölgelere göre değişik biçimde kullanılır. Yörük ve
Türkmen giyimlerinde belirgin farklılıklar vardır. Yörük, süse ve görünüşe daha
fazla önem verir. Türkmen ise kutsal inancına göre giyinir. Yörük giyim ve
başlıklarında ağırlık ve anlam çiçeklerde olmasına rağmen Türkmen giyimleri,
geometrik desenler, kutsal sayılara ve şekillere uyularak yapılır. Her iki
grubun giyimi de atlı göçebe giyimidir. Bu tarz giysilerle rahat ata binilir.
Uzun yürüyüşlerle göçler yapılabilir, evde, tarlada, dağda, ovada
çalışılabilir, doğa koşullarına karşı korunma sağlanabilir.
Kadın giyimi, tüm ülkelerde olduğu gibi, erkek giyimine
oranla daha sık değişmelere uğramıştır. Türk kadın giyimini a) Entariler, b)
Şalvar ve içlikler, c) Etek ve ceketler oluşturur. Bunlar yöresel biçimde
olduğu gibi, zamanla da pek çok değişikliğe uğramıştır. Örneğin kadın sokak
giysisi sayılan örtünmede kullanılan "ferace" bugün yoktur. Yüzyılımız,
tekdüze giyim biçiminin yaygın olduğu bir çağdır. Tüm uluslarda kentlerde
yaşayanlar, bu gidişe ayak uydururken, özellikle kırsal yörelerde yaşayan ve
tarımla uğraşan bir kesimin, bunun dışında kalarak eski giyim geleneğini
koruduğu görülmektedir.
Başlıklar geçmiş yüzyıllar için de oluşup gü*nümüze kadar
gelmiş, giyim-kuşam uygarlığımızın örneklerindendir.Başlık giyimi bebeğin
doğumu ile başlar, kadının ölümüne kadar sürer. Başlıklar, gelenek ve
göreneklere göre hazırlanır. Çeşitli malzemeden yapılabilir. Başlıklarda bölge
bölge, köy köy değişiklikler görülür.
Geleneksel Türk başlıkları yaşadığı zamanın ve yörenin
bütün özelliklerini baştacı ederek günümüze kadar taşıyabilmiştir
Saçlar, saçlara yapılan örgüler, örgülerin miktarı ve
süslemeleri ile bu süsleme şekilleri bölgeden bölgeye değişmektedir. Kaküller
ve zülüfler kadının evli-bekar olduğunu gösterir.Başlıklar ise hazır alınarak,
süslenip başa giyilen; tas, fes, tepelik, arakçının yanı sıra saça şekil
verilerek süsleme yapılan; taç,hotoz,tozak vb. gruplara ayrılır.
Bunlar yine bölgelere göre adları aynı olsa da şekil ve
süslemelerde farklılıklar gösterir. Başlıkların biçimleri ve süsleri bunları
giyenlerin sosyal durumunu da belirler. Başa örtülen örtüler, örtülerin
kenarlarına yapılan oyalar bile giyenin bekar, nişanlı ve evli olduğunu
anlatabilecek niteliktedir ve aşiretlere, abalara göre de farklılıklar
gösterirler. Başlıklar ve baş süslemelerinin en zenginleri gelin başlıklarında
görülebilir.Kadın Başlıkları ve Toplumsal Anlamları Anadolu'da yöresel kadın
giysileri ve başlıkları oldukça çeşitli, canlı ve anlamlıdır. Özellikle yörük
giysi ve baş süslemeleri bu konuda çok zengindir.
Yörük giysilerinde ve baş süslemelerinde çiçeklerin dili
vardır. Yörük erkeği ve kadını, baştan aşağı çiçek şekilleriyle süslenmiştir.
Başa takılan el yapısı bin bir çiçek şekli, oyalarla, yazmalarla, dokumalarla
canlandırılmıştır. Doğada bulunan kır çiçekleri, bahçe çiçekleri, meyve
çiçekleri renkleriyle ve biçimleriyle giyime yansımıştır. Başa takılan çiçekler
ve başa bağlanan çiçek oyaları çeşitli anlamlar taşımışlardır. Buluğa ermiş
genç kızı, nişanlı kızı, yeni gelini, evli kadını, umutsuz sevgiliyi, âşık
delikanlıyı, sözlü genci, damadı, üç yıllık evli kadını, evli erkeği, oğlu kızı
olan anayı, hep başına taktığı çiçeklerden anlarız.Örneğin sümbül çiçeği
oyasını, âşık genç kız ya da nişanlı kız başına bağlar. Sümbül, aşkın ve
mutluluğun simgesidir.
Mor sümbül âşık kızı, pembe sümbül nişanlı kızı, beyaz
sümbül bağlılığı anlatır.Basma taze karanfil takan delikanlının yavuklusu var
demektir. Karanfil çiçeği oyasını gelinler, evli kadınlar takarlar. Gül oyasını
bazı yörelerde gelinler, bazı yörelerde kızlar bağlarlar. Sarı nergis oyasını
bağlayan kadın umutsuz aşkını duyurur çevresine. Erkeği gurbete giden kadın, yaban
gülü oyasını kullanır. Badem çiçeği oyasını, sevdiğiyle evlenecek kız seçer.
Erik çiçeği oyasını gelinler bağlarlar. Kocasıyla arası nahoş olan yeni gelin,
biber baharı çiçeği oyasını başına sarar. Eğer kırmızı acı biber oyası
bağlamışsa, kocasıyla arasının biber gibi acı olduğunu belirtir.
Genç hamile kadın, başına "müjde oyası" takarak
bebek beklediğini ilan eder.Oğlu kızı olan, yeşil yapraklı dal oyası takar
başına. Yörük kadını, her çeşit malzemeyi süs için kullanır. Çiçek, bitki
tohumları, çekirdekler, boncuk, pul, düğme, ilik, deniz kabuklan, renk renk
iplikler, yün parçaları, püsküller, at kılı, deri parçalan, madeni parçalar,
çaput ve bez parçalan, parlak renkli çikolata kâğıtları gibi.
Başlıklar: a) Bebe başlığı, b) Genç kız başlığı, c) Gelin
başlığı, ç) Yeni evli kadın başlığı, d) Çocuklu kadın başlığı, e) Dul kadın
başlığı, f) Kırk yaşına varmış kadın başlığı, g) Oğlu askere gitmiş ana
başlığı, h) Nene başlığı gibi gruplara ayrılabilirler.
Çiçek, sadece yörükler de değil, tüm Anadolu giyiminde yer
alır. Tüm giyim parçaları, çiçekle süslüdür. Bu durum da Anadolu insanındaki
çiçek zevkinin yücelişini göstermektedir. 16. yüzyıla değin baş süslemelerinin
temel aracı festir. Kadın fesleri, ya gümüş ve altınla silmecesine işleniyordu
ya da üzerine gümüş ve altın tepelikler takılarak süslenmişti.Bazı yörelerde
başlarda yer alan ve süs olarak kullanılan altın miktarı, evlilik yıllarını
gösterirken, bazı yörelerde evlilik yılları, başa bağlanan yemeni sayısıyla
belirtilir. Ayrıca nişanlı, gelin, dul, evlenmek isteyen ya da istemeyen dullar
da bu başlıklardan anlaşılırdı.
Görüldüğü gibi bir başlık olgusu bile sadece bir süs aracı
değil, tamamen toplumsal içeriğe sahip, toplumsal anlamlı bir giyim öğesidir.
Kadın başlıklarında da bazı inançlar söz konusudur. Başlıkta altınlardan başka
gümüş takılar da vardır. Bunlar eski inançlara dayanır. Örneğin kem gözlere
karşı kadın başlığına birçok tılsım konur. Kadının sağlıklı ve güçlü olması
için nazarlıklar takılır.Süs takıları kullanma geleneğinin kökeninde doğa olaylarına
inançların bulunduğu da bir gerçektir, bunu süsleme aracı olarak işlenen
hayvanların, o çağlarda kutsal sayılmalarından anlıyoruz. Araştırıcılar, kutsal
hayvanı süs takısına işlemenin, bir korunma duygusu belirtisi olduğunu
savunmaktadırlar.
İç giyimde genellikle ev dokumalarından farklı kesim ve
süslemelerle gömlekler, dış giyimde ise yine bölgelere göre peşli, peşsiz
entarilerde işleme, kesim, boy, giyiliş şekli farklıdır. Alta giyilen şalvarın
kesimi, kumaşı süsleme ve giyim tarzı yörenin özelliklerini. yansıtır. Bele
bağlanan kuşaklar, öne giyilen önlükler, yöre koşullarına, zevke, kullanım
alanlarına göre değişiklik gösterir. Cepkenlerde de süsleme, kesim, boy (kol ve
etek) farklıdır, bunlar "salta, hırka, yelek" gibi isimler alır. Yine
çoraplar ve ayakkabılar yörelere göre farklı uzunlukta olup renk ve nakışlarla
süslüdür. Takılar ise başlı başına bir zenginliktir. Alınlık, duluk, tozak,
hızma, küpe gibi baş; gerdanlık, kolye, gıdıklık, muskalık, bilezik, yüzük gibi
üst; halhal gibi ayak takıları ise bütün zenginliği ile ayrı bir özellik
gösterir.
Şehirlerde görülen ve genel olarak sokağa çıkıldığı zaman
giyilen elbiselerin en eskisi "ferace, car, çarşaf, ihram"dır.
Erkek kıyafetlerinde başlıklarda fes, kukulat, takke;
bedende gömlek, şalvar, zıvga, potur, cepken ve ceket; ayakta çizme, çarık,
yemeni; belde kuşak, silahlık ve aksesu*ar olarak da hamaylı, köstek vb.
kullanılır. Bütün bunlar yine bölgelere göre renkle*rinde, kesimlerinde,
kumaşlarında, kullanım şekillerinde farklılıklar gösterir.
Kıyafet inkılabıyla birlikte, halkın zamanla batılı giyim
tarzına yönelmesi özellikle geleneksel erkek giyim-kuşamının kaybolmasına neden
olmuştur. Nadiren özel günlerde giyilen bu kıyafetler günümüzde kişisel
koleksiyonlarda ve müzelerde korunmakta, halk oyunları kıyafetleri olarak
değerlendirilmektedir.